Kuveyt’te On Yıl

On yıl önce, bavullarımızı toplayıp Kuveyt’e geldiğimizde, bizi nelerin beklediğini bilmiyorduk. Ne kadar kalacağımızı, nasıl bir hayat kuracağımızı, bu şehrin bize neler öğreteceğini kestirmek mümkün değildi. Bugün geriye dönüp baktığımda, bu on yıl sadece başka bir ülkede geçen zaman değil; aynı zamanda alışkanlıklarımızın, bakış açımızın ve hayatımızın şekillendiği bir yolculuk oldu.

Kuveyt’e Geliş

2015 yılının Eylül ayı başında Kuveyt’e geldim. 2014–2015 akademik yılını Tayvan’da doktora sonrası araştırmacı olarak geçirmiş, o sırada da bir sonraki adımı düşünüyorduk. Çocuk bekliyor olduğumuz için daha stabil, uzun vadeli bir pozisyon arayışındaydık. ABD mi, Türkiye mi, Avrupa mı derken Kuveyt’ten gelen reddedilemeyecek teklif hayatımızın yönünü belirledi.

Aslında Kuveyt aklımızda bile yoktu; İzmir’den tanıdığım bir hocamın burada çalışmaya başlaması sayesinde haberdar olmuştum. Birçok başvuru arasında en hızlı, ısrarlı ve kararlı dönüş onlardan geldi. Kızımız Arven’i beklediğimiz o günlerde karar vermek de zor olmadı. Hatta hemen, 2015 yılının Ocak ayında başlamamı istemişlerdi ama ben Eylül’e kadar süre istemiştim. Kuveyt’e imza attıktan sonra Max Planck’tan gelen kabul yazısı kafamı fena halde karıştırdı. Bir yanda çok prestijli, yıllardır hayalini kurduğum bir kurum; diğer yanda yeni doğacak bir çocuk ve daha yerleşik bir hayat ihtiyacı. Sonunda kararımızı değiştirmedik ve Kuveyt’e gelmeye karar verdik. Max Planck hala aklımın bir köşesinde duruyor; emekli olmadan, kısa da olsa bir süreliğine gitmeyi hala istiyorum.

Kuveyt Şehir Merkezi (Kaynak: Wikipedia)

Kızımız henüz bir aylık olduğu için önce tek başıma geldim. Buradaki ilk ayımı, üniversitenin benim için ayarladığı bir otelde geçirdim. Bu esnada hem işe gidip gelmeye alışmaya çalışıyor hem de başımızı sokacağımız evi arıyordum. Daha önce İzmir, Porto ve Tainan’da ulaşım işini toplu taşımayla, yürüyerek ya da bisikletle halletmiş biri olarak, Kuveyt’te arabalara göre tasarlanmış hayat beni epey şaşırttı. Yaptığım ilk işlerden biri, beni her gün işe götürüp getirecek bir taksici bulmak oldu. Hala arabasız kaldığımızda ya da havaalanına gitmemiz gerektiğinde aradığımız Bangladeşli taksici dostumuz Nizam’la o zaman tanıştım. İlk günlerden kalan en net hatırladığım şey, yakıcı sıcaktı. “Ben İzmirliyim, ne kadar sıcak olabilir ki?” diye düşünerek otele 15 dakika uzaklıktaki markete yürümeye kalkıştığımda, yarı yolda bir kafeye zor atmıştım kendimi. Bu arada evet, Kuveyt çok sıcak; ama bunu sadece kapalı bir mekandan çıkıp arabaya binerken hissediyorsunuz. Üstelik, arabada sürekli bir ceket bulunduruyoruz ki kapalı alana girdiğimizde (dışarısı 50 derece olsa bile) üşümeyelim. Hatta kızımız uzun bir süre İzmir’in Kuveyt’ten daha sıcak olduğunu iddia ediyordu, çünkü Kuveyt’te sıcak havaya çok nadiren maruz kalıyordu. Bu arada yazın hala İzmir’deki yakınlarımız bize “Burası da çok sıcak” diyorlar, yapmayın 🙂

Selin ve Arven gelmeden önce halletmem gerek en önemli şey kalacağımız evi bulmaktı. Kuveyt’te her keseye, her zevke uygun ev bulmak mümkün. İlk evimizin kampüse yakın olmasına dikkat ettim. Şansımıza hem kampüse yakın hem de deniz manzaralı bir ev bulabildik. Ev eşyalıydı ama yine de kişisel eşyalar ve en önemlisi kızımızın uyuyacağı beşik gibi şeyler eksikti. O günlerde İkea’ya gidip beşik ve birkaç temel eşya aldığımı, beşiği odada kurup bitince Selin’e fotoğraf gönderip, görüntülü aramalar ile gelişmeleri anlattığımı hala net hatırlıyorum. Aradan geçen on yılda Türkiye’deki kiraların nasıl da burada ödediğimiz kiraya yaklaştığını da hayretler içinde izledik. Şu anda oturduğumuz evin kirası altı yıldır değişmedi, hatta Covid zamanında ufak bir indirim bile yaptılar.

İlk Yıllar ve Alışma Süreci

Geriye dönüp baktığımda, Kuveyt’te ne kadar çok şeyin farklı olduğunu ve bunlara ne kadar alıştığımızı görebiliyorum. Burada yaşayan yabancı nüfusun büyüklüğü Kuveyt’i oldukça çok kültürlü bir ülke yapıyor. Özellikle yemek konusunda bunu çok net görüyorsunuz: Asya, Avrupa ve Amerikan mutfağından örnekler sunan birçok restoran var. Tayvan’daki dil bariyerinden sonra, burada İngilizceyle hayatı sürdürebilmek büyük rahatlık oldu bizim için. Dünyanın en zengin ülkelerinden birinde yaşamanın getirdiği tuhaf konforlara da alıştık. Marketlerde torbaları sizin için dolduran ve isterseniz arabaya kadar taşıyan çalışanlar var örnek olarak. Bu uygulamaya alışmakta ilk zamanlar zorlandık ve bir süre poşetlerimizi kendimiz doldurmakta ısrar ettik. Benzinin sudan ucuz olması da kanıksadığımız bir başka şey. Hemen her ürünün eve servisi var ve çok hızlı. Ya da daha uç örnekler olarak Kampüste Maserati standı görmek (kampüste iki tane katlı otopark, bir tane de açık otopark var), kız öğrencilerin YSL ya da Louis Vuitton çantalarını sınıfta alelade bir şeymiş gibi öylece yere bırakmaları, ya da sokakta 50 derece güneş altında kaldırıma parkedilmiş McLaren veya Ferrari görmek artık sıradan hale geldi.

Kampüsteki Maserati standı

İş Hayatı

Profesyonel açıdan en büyük değişimi burada yaşadım. Bir eğitim üniversitesinin mühendislik fakültesinde çalışıyorum. Buraya gelmeden önce alışkın olduğum akademik ortamı bulamamak beni zorladı. Devlet üniversitelerinden sonra özel üniversite sistemi başta bana oldukça farklı geldi. İlk yıllarda akademik ortamı yadırgadım, bazı bildiklerimi unutmam gerekti ama zamanla alıştım. Buradaki geniş Türk akademisyen topluluğu da adaptasyon sürecimi çok kolaylaştırdı. Büyüklerimden çok şey öğrendim. On yıl önceki halimle karşılaştırınca inanılmaz bir tecrübe kazandığmı görebiliyorum. Şimdi sınıfta kendimi çok daha rahat hissediyorum.

Öğrencilerle daha sabırlı, anlayışlı, çözüm odaklı bir öğretmen oldum. Her ne kadar sınıfa hazırlanarak gitsem de doğaçlamaya güvenmeyi öğrendim. Erteleme alışkanlıklarımı azalttım ve zamanımı daha iyi yönetmeye başladım. Eğer bir sorun çıkarsa çözebileceğime olan inancım tam. Gördüğüm yanlışları çekinmeden, eskisine göre daha az sivri bir dille de olsa, söylemekten çekinmiyorum. Meslek hayatımda doğru şeyleri yaptığıma dair içimde bir kanaat oluştu ve bu da kafamı, vicdanımı rahatlatıyor.

Kızımızın biraz büyümesiyle eşim Selin de çalışma hayatına geri döndü. Şu anda Kuveyt’in en iyi okul öncesi eğitim kurumlarından birinde öğretmen olarak çalışıyor. İşinden ve gördüğü sevgiden oldukça memnun. Evde iki öğretmen olunca armut da dibine düşüyor ve kızımızın da şu anki hedefi büyüyünce annesi gibi öğretmen olmak (benim işimi sıkıcı buluyor). Hatta şimdiden okulu tatil olduğu günlerde annesinin yanında asistan öğretmenlik yapıyor.

Kızımız Arven annesinin sınıfının yeni öğretim yılına hazırlanmasına yardım ediyor.

Kişisel Gelişim

Kişisel gelişim hanesinde ise en büyük tecrübemiz ebeveynlik oldu. Buraya geldiğimde kızımız henüz bir aylıktı. Bir çocuğun sorumluluğunu üzerimize aldık. Rutinlerimizden, alışkanlıklarımızdan ve boş zamanımızdan feragat etmeyi öğrendik. Kuveyt’e gelmeden önce tam bir öğrenci hayatı yaşıyorduk; burada ise bir ev kurup onu çekip çevirmeyi öğrendik. Kızımız büyüdükçe sorunlar da değişmeye başladı. Zaman zaman zor da olsa kendimizi değiştirmeye, bildiklerimi unutmaya çalıştık. Bütün bunları yaparken ne yazık ki her zaman ailelerimizle birlikte olamadık. Küçük ailemiz mutlu anları paylaştığı gibi zaman zaman da hastalık gibi zor dönemlerden geçti; ancak şükürler olsun, bu testlerin hepsinden daha güçlü ve birbirimize daha bağlı olarak çıktık. Ne mutlu ki Kuveyt’te de, Portekiz ve Tayvan’da olduğu gibi arkadaş konusunda çok şanslıyız. Yabancı bir ülkede, ailelerimizden ayrı yaşayan insanlar olarak her ihtiyaç duyduğumuz anda yakın arkadaşlarımız yardımımıza koştu.

Burada geçen on yıldan sonra, sahip olduğum bazı önyargıların ne kadar boş olduğunu gördüm. Kuveyt bana insanlara karşı hoşgörülü olmanın daha doğru bir yol olduğunu, bir yargıya varmadan önce anlamaya ve tanımaya çalışmanın önemini öğretti. Birçok kez konfor alanımızdan çıktık. Sivri uçlarımız, köşelerimiz biraz törpülendi sanki. Reddetmek, kestirip atmaktansa anlamaya çalışmaya ve uyum sağlamaya çabalamaya başladık. Ama istemediğimiz şeyler karşısında da “hayır” demeyi öğrendik. Son olarak, sanırım bu Kuveyt’ten bağımsız ve yaşla da alakalı, ama kültürel ve sosyal hayat konusnda biraz daha muhafazakar olmaya başladım. Sanırım dünyadaki değişim artık benim için çok hızlı ve gereksiz olmaya başladı.

Kuveyt’te Günlük Hayat

Bir zamanlar “Kuveyt’in en güzel yeri havaalanı” derdim, şimdi tatillerin bir kısmını bile burada geçiriyoruz. Ramazan’da iftar saatinde bomboş sokaklara alıştık. O kadar çok kum fırtınası gördük ki artık sosyal medyada paylaşmıyoruz bile. Zorlu iklim koşulları sebebiyle senenin önemli bir bölümünü de kapalı mekanlarda, yani alışveriş merkezlerinde geçirmek zorunda kalıyoruz. Burada günün her vakti bir alışveriş merkezinde spor kıyafetlerini giymiş, tempolu bir şekilde yürüyüş yapan insanlar görmek çok normal.

Kampüste kum fırtınası.

Bizim için de alışveriş merkezleri istemeden de olsa hayatımızın bir parçası haline geldi. Kuveyt ve alışveriş merkezi deyince The Avenues’dan bahsetmemek olmaz. Kendisi dünyanın en büyük alışveriş merkezlerinden birisi. Evimize oldukça yakın olması nedeniyle de bizim için birinci tercih oluyor her zaman. Kendisi o kadar büyük ve sürekli değişim halinde ki hala girmediğimiz mağazalar ve kısımlar, hala oturmadığımız Starbucks şubeleri var. Kendisini geçtiğimiz sene 30 kere ziyaret etmişiz.

The Avenues’a yaptığımız ziyaretlerden birinde

Bizi tanıyanların bildiği üzere sakin bir hayatı tercih ediyoruz. Zaten haftaiçi iş ve okulla geçiyor. Hafta sonlarında sevdiklerimizle, tercihen evde, uzun akşam yemeklerinde toplanıp muhabbet etmek, sonrasında bir film izlemek ya da gitar eşliğinde şarkı söylemek Kuveyt’teki sosyal hayatımızın özeti gibi. Bu Portekiz’de de böyleydi; Kuveyt’te aynı şekilde (Portekiz şarapları haricinde) devam ediyor. Güzel havalarda ise, deniz kenarında sakin bir öğleden sonra geçirdikten sonra akşam yemeği için Kuveyt’in sunduğu geniş yelpazeden bir restoran seçiyoruz.

Kuveyt son derece güvenli bir ülke. Sınıflarda ya da kafelerde masaların üstünde öylece bırakılan iPad’ler veya tefelonlar görmek münkün. Üniversitede ofisimin kapısını hiç kilitlemiyorum. Nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama, etrafta hiç polis olmamasına rağmen en ufak bir sorunda özellikle trafik polisleri hemen yanınızda bitiveriyorlar. Görebildiğim tek sorun trafiğin biraz tehlikeli olmasıydı, ancak bu da son dönemlerde alınan önlemlerle daha iyi hale gelmeye başladı gibi.

Gelecek ve Değerlendirme

Kuveyt’te on yıl gerçekten çabuk geçti. İlk zamanlar hep “bir gün gideriz” diyordum ama artık alıştık. Yaş ilerledikçe ülke değiştirmek zorlaşıyor ve Kuveyt’in sağladığı maddi imkanlara ne yazık ki çok alıştık. Ayrıca düşünmek zorunda olduğumuz bir kızımız var ve şu an burada aldığı eğitimden oldukça memnunuz. Zaman geçtikçe sonrası için de alternatiflerimiz azalıyor. Buradan sonra ne yaparız, nereye gideriz bilemiyorum. Buradaki hayatımızı birer sene olarak planlıyoruz. Şu an buradayız; seneye ya da iki-üç sene sonra ne olur bilemiyoruz.

Üzücü ama Kuveyt’teki hayatımızı planlarken hiçbir zaman uzun vadeli düşünemedik. Hep daha iyi mobilyaları, daha iyi beyaz eşyaları İzmir’deki evimize aldık. Çünkü şunu biliyoruz ki, gelecek yıllarda ne olursa olsun, bütün yollar sonunda Türkiye’ye ve o hep hayalini kurduğumuz ama tam olarak nasıl ve nerede olduğunu bilmediğimiz hayallerimizin evinde bir emekliliğe çıkıyor. Köklerimiz orada ve bir gün oraya dönmeyi umuyoruz.

Kuveyt’in çok kültürlü yapısının kızımıza büyük katkı sağladığına inanıyorum. Bazı önyargılardan habersiz büyüyor, bu bizim için çok büyük bir kazanç. Ülkedeki expat yoğunluğuna rağmen dengeyi koruyabilen ve herkes için güvenli ve huzurlu bir ortam sağlayan Kuveytliler de teşekkür edilmeyi hak ediyor.

Geçen on senede Kuveyt bizim için ev olmayı başardı. Öyle ki, artık tatillerin sonuna doğru buradaki düzenimizi aramaya başlar olduk. Özellikle kızımız buraya oldukça bağlı ve başka ülkeye gitmeyi kabul etmiyor. Bizim için Kuveyt artık böyle bir yer.

Kuveyt’teki her yılımızın sonunda çektiğimiz polariod fotolar buzdolabımızı süslüyor.

2023 Nasıl Bitti

2024 yılının dörtte biri geride kalmışken, 2023 yılını nasıl bitirdiğimden bahsettiğim bir yazı yazmak benim için bile absürt bir durum. Aslında bu yazıyı güz döneminin son dersine girdiğim günlerde, Ocak ayının ortalarında yazmam gerekiyordu. Ancak yaklaşık iki ay boyunca mücadele ettiğim ve daha yeni yeni tam anlamıyla kurtulduğum bir sağlık problemi yüzünden işler hiç de planladığım gibi gitmedi.

2023 Güz Dönemi, 10 & 11. Haftalar başlıklı yazıyı yazdıktan sonra 12. ve 13. haftalarda üçlü integralleri bitirip vektör alanlarına giriş yaptık. Sonrasında ise Aralık ayının son ve Ocak ayının ilk haftasını kapsayan kış tatiline girdik. Burada bir yan not olarak kış tatilini Kuveyt’te geçirdiğimizi belirteyim. Kış tatilinden döndükten sonra plana göre ilk haftada vektör alanlarını bitirip doğru (ya da eğri) üzerinde integralleri ve Green Teoremi‘ni verdikten sonra, takip eden haftada da final sınavı için bir genel tekrar yapacaktık. İlk haftada işler planladığım gibi gittiyse de genel tekrar yapacağım son haftada bacaklarımda bir rahatsızlık hissetmeye başladım. Başlarda bu rahatsızlık hareketlerime çok engel olmasa da şikayetlerim hızla arttı. İşler artık dersi zaman zaman tahtaya tutunarak anlatma aşamasına gelince daha fazla ısrar etmeyip rapor aldım ve dönemin son dersine giremedim. Takip eden haftalar hastanede yatmalı, tüpler dolusu kan vermeli, 8-10 farklı doktor görmeli zor bir süreçti. Kimileri böyle dönemlerde matematikle uğraşmayı kafayı toplamak (ya da dağıtmak) için iyi bir fikir olarak görse de benim içimden hiç bir şey yapmak gelmedi – evde olduğum zamanlarda sadece ağrısız bir şekilde evde oturup TV seyretmek istedim. Rahatsızlığım nedeniyle bahar döneminin ilk haftasında da raporlu olduğum için derslere giremedim ancak dönemin ikinci haftasında hızla iyileşmeye başlayıp derslere girmeye başladım. Hatta geçtiğimiz hafta uzun zamandır ara vermek zorunda kaldığım kampüs yürüyüşlerime de tekrar başladım.

Bu dönem lineer cebir anlatıyorum, ancak dönemi neredeyse yarıladığım için geçen dönemdeki gibi ders günlükleri tutamayacağım. Zaten vakit darlığı sebebiyle de geçen güz dönemindeki yazıları istediğim şekilde yazamadım. Asıl amacım her hafta derste bahsettiğim konular (ilginç bir sonuç ya da problem gibi) hakkında biraz detaylı yazılar yazmaktı ama olmadı. Aklımda yazın daha çok matematik yazma konusunda fikirler var, umarım gerekli zamanı ve enerjiyi bulurum.

Aralık ayının sonlarında Kuveyt’te beraber çalıştığım iki çok değerli meslektaşım Ünal (Ufuktepe) ve Sinan (Kapçak) hocalara veda ettik ve Ünal Hoca’yı ABD’ye, Sinan’ı ise Hollanda’ya yolcu ettik. Kuveyt’e gelmeden önce üçümüzün de yolu İzmir’den geçmiş olmasına rağmen tanışmamız Kuveyt’te oldu. İkisi de bölümde kendime yakın bulduğum, iyi işler yapan ve konuşmaktan zevk aldığım kişilerdendi. Kendileriyle yaptığımız kampüs yürüyüşlerimizi ve Ünal hocanın organize ettiği tartışma grubu sohbetlerimizi çok özleyeceğim. Özellikle Ünal hoca enerjisi, hayata bakışı ve çalışkanlığıyla Ağacık, Tuncay ve Uğur hocalar ile birlikte örnek aldığım ve tecrübelerinden yararlanmak ve tavsiye almak için ilk gittiğim kişilerdendi. Gitmelerine kendim ve bölüm adına üzülsem de kendileri için oldukça sevindim.

Yukarıda da bahsettiğim gibi kış tatilini Kuveyt’te geçirdik ve iki haftayı ailecek ve buradaki dostlarımızla birlikte bir şeyler yaparak değerlendirdik. Yılı da evde sevdiklerimizle birlikte imece usulü organize ettiğimiz yılbaşı partisiyle noktaladık. Zor geçen iki aylık süreç ve kış tatilini Kuveyt’te geçirdiğimizden olsa gerek, yaz tatili için şimdiden üç adet tatil planladık bile. Şimdilik bu kadar, herkese öncelikle sağlık ve mutluluk diliyorum.

2023 Güz Dönemi, 10 & 11. Haftalar

Beni tanıyanların şaşırmayacağı şekilde yine gecikmeli olarak, iki haftayı birden yazarak aradan çıkarıp kaçacağım. Nasıl oldu anlamadım ama bugün-yarın yazarım derken yine kağıt okumalı, soru hazırlamalı, hasta olmalı falan iki hafta çabucak geçti.

10. haftanın ilk dersinde, geçen hafta başladığımız kutupsal koordinatlar kullanarak integral hesaplarını bitirdik. Haftanın ikinci dersinde de öğrencilere en fazla üçerli gruplar halinde çalışabildikleri bir sınavcık verdik. Konu olarak iki katlı integralleri belirlemiştik. Burada otoriteleri ve tecrübeli öğrencileri şaşırtmayarak tamamen notlardan/kitaptan sordum. Birkaç rutin sorudan sonra \int_{0}^{1}\int_{y}^{3y}e^{x^2}dxdy integralini integralin sırasını değiştirerek hesaplamalarını istedim ki, bu sorunun \sin(y^2)‘li olanını derste çözmüştüm. Yani aslında görmek isteyenler için ders notlarında büyük ipuçları var, “Bu adam burada \sin(y^2) sorduysa kesin cos(y^2) vb bir integral sorar” diye düşünmeyen öğrenciyi hayal edemiyorum. Bunun dışında da bir tane kutupsal koordinat sorusu sordum. Orada da \frac{1}{1 + x^2 + y^2} fonksiyonunun dairesel bir bölgede integralini hesaplamalarını istedim.

11. haftada ilk olarak öğrencilere sınav sorularını açıkladım. Daha sonra da üç katlı integrallere girdik. Nasıl oldu anlamadım ama biraz hızlı gittik ve silindirik ve küresel koordinatları kullanarak üçlü integral hesaplarını da bitirdim. Bu haftada ayrıca öğrencilere ikinci ve son ev ödevlerini verdim ve şimdiden bu ödevlerin değerlendirilmesini kara kara düşünüyorum (yaklaşık 150 tane ödev). Dönemin son haftalarına doğru öğrencilerde her zaman olduğu gibi bir kondisyon düşüşü oluyor. Neyse ki iki hafta kaldı (yılbaşından sonraki bir haftayı saymıyorum).

Geçen iki haftada Türkiye gündemindeki “eksi netle üniversiteye giren öğrenciler” konusu aklımda kaldı. Bana sorarsanız kimin kaç netle üniversiteye girdiği asıl sorun değil. Sonuçta o kadar kontenjan varsa birileri o kontenjanları dolduracak. Ancak bunun daha değişik sonuçları var. Genelde böyle ortamlarda öğrencilerimden şikayet etmek gibi bir huyum yoktur ama, daha en basit cebirsel özelliklerden (mesela dağılma özelliği) haberi olmayan öğrenciler Calculus derslerine kayıt oluyor. Hadi bunu gidermek için benim de bu dönem anlattığım ve beni oldukça yoran pre-calculus dersi koyalım diyoruz, ama orada da durum pek iç açıcı değil. Fırsat buldukça öğrencilere şikayetlerini ve tavsiyelerini soruyorum (ya da genelde kendileri ben sormadan şikayet ediyorlar). Zaman zaman duyduğum ve beni her duyduğumda hala hayretlere düşüren bir serzenişlerden birisi de “Ama hocam bu çok zor!?” minvalindekiler. Yani bazı öğrenciler samimi şekilde ders içeriğindeki bazı konuların onlar için aşırı zor olduğu ve çıkarılması gerektiği ya da en azından sınavlarda sorulmaması gerektiğine inanıyor. Galiba bir yaş grubunda her bireyin doktor veya mühendis (ya da herhangi bir başka meslek) olması pek gerçekçi bir beklenti değil. Sonra istatistiklere bakıp hocaya “Bu sınavda neden bu kadar düşün not var?” ya da “Neden bu dersten bu kadar insan kaldı?” diye hesap sorulmasını doğru bulmuyorum. Bu konu uzun uzun tartışılması gereken ve yanlış anlaşılmalara müsait bir konu. Şimdilik burada keselim.

Selamlar!

Güz Dönemi 5 – 8. Haftalar

Neyse ki burayı kimse okumuyor da son üç haftadır ders günlüklerini yazmadığımı kimse fark etmedi. Aslında beşinci haftayı yazmayı unuttuğumun farkındaydım ve sonra iki haftayı birden yazarım diye düşünmüştüm. Az önce bu yazıyı yazmak için bilgisayar başına geçtiğimde üç haftadır yazmadığımı görüp ufak bir şok yaşadım.

Beşinci haftada (22 – 26 Ekim) planladığımız gibi zincir kuralı ve yönlü türevlerden bahsettik. Zincir kuralı zaten öğrencilerin tek değişkenli kalkülüsten aşina oldukları bir yöntem ve çok değişkenli fonksiyonlara genellemekte zorlanmadık. Kısaca bahsetmek gerekirse, zincir kuralının bir durumunda, eğer z = f(x,y) iki değişkenli türevlenebilir bir fonksiyonsa ve buna ek olarak x = g(t) ve y = h(t) de t‘nin türevlenebilir fonksiyonları ise, z de t‘nin türevlenebilir bir fonksiyonudur ve \frac{\partial z}{\partial t} = \frac{\partial z}{\partial x}\cdot \frac{dx}{dt} + \frac{\partial z}{\partial y}\cdot \frac{dy}{dt} olur diyebiliriz.

Haftanın önemli bir kısmında ise yönlü türevler, gradient vektörü, tanjant düzlemleri ve normal doğrularından bahsettik. Burada iki değişkenli f(x,y) fonksiyonunun \partial f/\partial x ve \partial f/\partial y kısmi türevlerinin aslında \textbf{i} ve \textbf{j} yönündeki türevleri olduğunu gördük. Bir fonksiyonun bir noktadaki en yüksek değişim miktarının nasıl bulunacağını ve hangi yönde olduğunu öğrendik. Buna bağlı olarak da kısaca bir kontur haritasındaki en hızlı inişlerden bahsettik.

Altıncı haftanın (29 Ekim – 2 Kasım) ilk dersinde “İkinci Türev Testi” kullanarak bir fonksiyonun yerel maksimum ve yerel minimum değerlerinin bulmayı öğrendik. Haftanın ikinci dersindeyse öğrenciler bu dönemki ilk küçük sınavlarını oldular. Küçük sınav dediğim öğrencilerin grup halinde ya da bireysel olarak çalışabildiği 60 dakikalık bir sınavcık. Öğrenciler verilen çok değişkenli fonksiyonun birinci kısmi türevlerini bulma; zincir kuralı kullanarak bir kısmi türev bulma; verilen çok değişkenli fonksiyonun verilen bir yönde türevini bulma, aynı fonksiyonun maksimum değişim oranını bulma; ve son olarak da bir maksimum/minimum problemini çözme görevlerini yaptılar.

Yedinci haftanın (5 – 9 Kasım) ilk dersinde, çok değişkenli bir fonksiyonun bir koşula bağlı olarak maksimum/minimum değerlerini bulmaya yarayan (örneğin, bir S yüzeyinde orijine en yakın olan noktaları bulmak gibi) Lagrange Çarpanları yöntemini gördük. Haftanın ikinci dersindeyse önümüzdeki hafta yapılacak olan vize sınavı için genel bir tekrar yaptık.

Sekizinci haftada (12 – 16 Kasım) vizeler dolayısıyla ders yok. Haftaya çok değişkenli fonksiyonların integrallerine geçeceğiz.

Pre-Calculus dersinden bahsetmek gerekirse, aradan geçen zamanda fonksiyonların özelliklerini (tek/çift, artan/azalan, maks/min değerler, fonksiyonların grafikleri) bitirdik ve fonksiyonların sınıflandırılmasına başladık. Doğrusal ve kuadratik fonksiyonlar ve eşitsizliklerden sonra bu hafta polinom fonksiyonlar ve rasyonel fonksiyonlar ve bunları içeren eşitsizliklerden bahsedeceğiz.

2023 Güz Dönemi, 4. Hafta (15 – 19 Ekim)

Bu hafta da olaysız geçti. Precalculus’ta reel sayıların özelliklerini bitirdik ve grafikler, doğru denklemleri, çember denklemleri ile işler ciddileşmeye başladı. Bu dersi ilk defa anlattiğımı daha önce yazmıştım sanırım (ya da Twitter’da yazdım, iki mecra birbirine karışıyor zaman zaman). Neyse, bu dersi anlatırken farkediyorum ki bizim Calculus öğrencilerinin yaptığı tüm hatalar ve doğru bildikleri yanlışlar aslında precalculus dersinde hep açıklanıyormuş. Yani ders tam Calculus öğrencilerinin yaptığı hatalara tepki olarak doğmuş neredeyse! Ama yine de bu dersin içeriği ve ders kitabıyla ilgili rahatsızlıklarım var. Buna ek olarak da takip ettiğimiz ders planları da çok gerçekçi değil. Örneğin önümüzdeki haftada fonksiyonların özelliklerini (grafik okuma, artan/azalan fonksiyonlar, tek/çift fonksiyonlar, ortalama değer, max/min değerler, ve özel fonksiyonlar) anlatmam ve bunu yaparken de yaklaşık 60 soru çözmem falan bekleniyor!

Neyse ki multivariate calculus dersi daha az sorun barındırıyor. Ayrıca öğrencilerin de tecrübeli olması gibi bir avantaj var. Dördüncü haftada bu derste vektör fonksiyonları bitirip çok degişkenli fonksiyonlara (tanım kümesi, limit, süreklilik) giriş yaptıktan sonra kısmi türevleri gördük. Ayrıca oğrenciler ilk ev ödevelerini perşembe günü aldılar. Öğrenciler notlarının bir kısmını iki tane ev ödevinden alıyorlar. Covid’le birlikte hayatımıza online sınavlar/ödevler girdi ve Covid’in bir mirası olarak hala kullanılıyor. Ev ödevleri Moodle üzerinden dağıtılıyor ve öğrenciler de ödevlerini Moodle üzerinden teslim ediyorlar. Her öğrencinin aynı sorunun farklı versiyonlarını çözmesini sağlamak için de, bir Moodle eklentisi olan Wiris kullanıyorum. Sorular hazırlanırken tasarım sürecine dikkat edilirse, hatasız ve okuması da kolaylaşan ödevler hazırlamak mümkün.

Beşinci haftada zincir kuralı, yönlü türevler (?), gradient, ve teğet düzlemi ile devam edecegiz.

2023 Güz Dönemi, 3. Hafta (8 – 12 Ekim):

Dun aksam baska islerle ugrasirken gecen haftanin muhasebesini yapmayi unutmusum! Bu hafta Pre-Calculus’ta denklem sistemleri ve uslu ifadelerden bahsettik. Ayrica ogrencilere bir kucuk quiz verdim. Islem hatalarinin fazlaligi beni sasirtti. Ogrenciler genel olarak hesap makinesi kullanma yasagindan sikayetciler. Ancak bazi calculus ogrencilerinden de gordugum kadariyla sorun hesap makinesi kullanamamak degil. Sorunlarin onemli bir kismi temel ozellikleri (dagilma ozelligi, ortak carpanlar, sadelestirme, islem sirasi, parantez kullanimi vs) bilmemekten de kaynaklaniyor. Bu sebeple bu derslerde elimden geldigince iyi bir is cikarmaya calisiyorum. Umarim bu dersi gectikten sonra gelecekte ogrenciler daha az sorun yasayacaklar. Ogrenciler ayni anda Ingilizce hazirlik da okuyorlar. Bazi ogrencilerle aramizda onemli bir dil bariyeri de var. Bu sinifta ders disi muhabbet olarak aklimda kalan ise (Netflix’te neler oldugu disinda), Turkiye’de ogrenciyken okula arabayla gelen ogrenci sayisinin azligindan bahsettigimde yuzlerinde beliren hayret ifadesiydi. Burada okula arabayla gelmeyen ogrenci sanirim yok.

Multivariate Calculus’te ise dogru ve duzlem denklemleri ve vektor degerli fonksiyonlardan bahsettik. Vektor degerli fonksiyonlardaki limit, turev ve integral hesaplamalari tek degiskenli fonksiyonlardaki hesaplamalara indirgendigi icin burada cok rahat ilerledik. Yine de bazi kurallarin ve yontemlerin (mesla l’Hospital Kurali) bazi ogrenciler tarafindan unutuldugunu gordum. Bu sefer dogru ve duzlem denklemlerini anlatirken asagidaki twitte bahsettigim gibi aska gelmedim:

Bu denklemlerin nasil elde edildiklerini bir cizim uzerinde sozlu olarak kisaca anlatmakla yetindim. Yalniz x = x_0 + at, y = y_0 + bt, z=z_0 + ct, 0 \leq t \leq 1 seklindeki, iki nokta arasindaki dogru parcasinin parametrik denklemlerinin cikarilisini detayli olarak gosterdim (kisitli surede yapilabilecek en kolay sey bu cunku). Bir-iki parametrik denklem daha gorup konuyu kapattik. Sonrasinda da vektor degerli fonksiyonlarda tanim kumesi, limit, turev, ve integralden bahsettik. Gelecek hafta (yani bu hafta) kismi fonksiyonlarin turevlerine gececegiz.

2023 Güz Dönemi, 2. Hafta (1 – 5 Ekim): Vektörler & The Big Bang Theory

Hızlı bir hafta oldu. Olaysız geçti. Geçen sene bayağı vakit harcayıp ders Calculus ve Lineer Cebir ders notlarını \LaTeX‘te yazdığım için şu an çok rahatım. Artık sadece gerekirse ufak-tefek güncellemeler yapıyorum.

Pre-Calculus: İkinci haftada lineer denklemler, eşitsizlikler ve denklem sistemlerinin çözümlerinden bahsettik. Bu hafta öğrencilerin genel seviyesi hakkında daha iyi bilgi sahibi olunca derslerde güzel bir tempo tutturduk. Öğrencilerin katılımı genel olarak güzeldi.

Çok Değişkenli Kalkülüs: Bu hafta vektörler ve vektörlerle işlemler (bir vektörün büyüklüğü, toplama, skalerle çarpma, iç çarpım, dış çarpım) ve bu işlemlerin özelliklerinden bahsettik. Daha sonra da iki vektör arasındaki açı ve paralelkenarın alanını gördük. Bu derste birinci haftada bir dersimizi tatile kaybettiğimiz için biraz hızlı ilerlemek zorunda kaldık. Dersin sonunda Cauchy-Schwarz ve Üçgen Eşitsizliklerinden bahsedip öğrencilere ödev olarak vermeyi düşünüyordum ama vaktim kalmadı. Olaysız dağıldık.

Genel olarak liseden yeni gelen öğrencilerde bir iyileşme gördüm. Covid nedeniyle Kuveyt’te iki yıl civarı okullar uzaktan eğitim verdi ve son iki senede okula gelen öğrencilerden biraz şikayetçiydik. Geçen sene okulların tamamen açılmasıyla işler normale dönmüş gibi.

Small talk konusunda zaten pek başarılı değilim ancak vakit dar olduğu için sürekli yetiştirmem gereken bir şeyler oluyor ve her zaman öğrencilerle sohbet etme fırsatım olmuyor. Klasik sohbet başlatıcı sorularımın arasında “Şu sıralar Netflix’te neler izliyorsunuz?” ya da “Şu sıralar ne okuyorsunuz?” var. Geçtiğimiz hafta yine sormam üzerine, bir öğrencim Netflix’te the Big Bang Theory‘yi seyrettiğini söyledi. Kendilerine o diziyi ilk çıktığı zaman, muhtemelen onların yaşlarındayken seyretmeye başladığımı söyleyince, dizinin çıktığı seneye baktık ve o sene öğrencilerimin iki yaşında olduğunu öğrendik! Zaman ne hızlı geçiyor.

2023 Güz Dönemi, 1. Hafta (24 – 28 Eylül)

Hem kendime notlar olması açısından hem de meraklısı için bu dönem anlattığım derslerle ilgili haftalık güncellemeler paylaşmaya karar verdim. Bu dönem üniversiteye yeni kayıt olan öğrencilerin aldığı Pre-Calculus dersini ve daha tecrübeli öğrencilerin aldığı Çok Değişkenli Kalkülüs derslerini anlatıyorum. Her iki dersi de mühendislik öğrencileri alıyor.

Pre-Calculus dersi haftada 100’er dakikadan iki ders olarak ilerliyor. Bu derste, öğrenciler daha sonra alacakları Calculus dersleri için hazırlanıyor. Dersin içeriği kabaca Gerçel Sayıların Özellikeri; Gerçel Sayılarla İşlemler; Denklem ve Eşitsizlik Çözümleri; Üslü ve Köklü İfadeler; Çarpanlara Ayırma ve Özdeşlikler; Grafikler; Doğrular ve Çemberler; ve Fonksiyonlar şeklinde. Bu derse 20 Eylül Çarşamba günü başladık. İlk ders tanışma, ders içeriği, genel kurallar, ödevler, sınavlar vs ile ilgili konuşarak geçti. 24-28 Eylül haftasındaysa gerçel sayılara giriş yaptık. Burada bu dersten ziyade çok degişkenli kalkülüs dersine ağırlık vereceğim genelde.

Çok değişkenli kalkülüs dersı de haftada 100’er dakikadan ikişer ders olarak ilerliyor. Öğrenciler bu dersi almadan önce iki tane kalkülüs dersi alıyorlar. Dersin içeriği ise kabaca 3-Boyutlu Uzayın Yapısı; Vektörler; Doğru ve Düzlem Denklemleri; Vektör Fonksiyonların Türev ve İntegralleri; Çok Değişkenli Fonksiyonlarda Limit, Süreklilik, Türev, ve İntegral şeklinde. Bu derste geçen hafta sadece bir ders yapabildik. O derste de tanışma ve ders hakkında genel bilgilerden sonra ilk konu olarak 3-boyutlu koordinat sisteminden bahsettik ve daha sonra iki nokta arasındaki uzaklık formülü ve küre denkleminden bahsettik. Bu derste en büyük zorluk çizimler! Sıkıştığım anlarda projeksiyondan yararlanmayı düşünüyorum.

Yeni öğretim yılı herkese hayırlı olsun!