Beni tanıyanların şaşırmayacağı şekilde yine gecikmeli olarak, iki haftayı birden yazarak aradan çıkarıp kaçacağım. Nasıl oldu anlamadım ama bugün-yarın yazarım derken yine kağıt okumalı, soru hazırlamalı, hasta olmalı falan iki hafta çabucak geçti.
10. haftanın ilk dersinde, geçen hafta başladığımız kutupsal koordinatlar kullanarak integral hesaplarını bitirdik. Haftanın ikinci dersinde de öğrencilere en fazla üçerli gruplar halinde çalışabildikleri bir sınavcık verdik. Konu olarak iki katlı integralleri belirlemiştik. Burada otoriteleri ve tecrübeli öğrencileri şaşırtmayarak tamamen notlardan/kitaptan sordum. Birkaç rutin sorudan sonra integralini integralin sırasını değiştirerek hesaplamalarını istedim ki, bu sorunun
‘li olanını derste çözmüştüm. Yani aslında görmek isteyenler için ders notlarında büyük ipuçları var, “Bu adam burada
sorduysa kesin
vb bir integral sorar” diye düşünmeyen öğrenciyi hayal edemiyorum. Bunun dışında da bir tane kutupsal koordinat sorusu sordum. Orada da
fonksiyonunun dairesel bir bölgede integralini hesaplamalarını istedim.
11. haftada ilk olarak öğrencilere sınav sorularını açıkladım. Daha sonra da üç katlı integrallere girdik. Nasıl oldu anlamadım ama biraz hızlı gittik ve silindirik ve küresel koordinatları kullanarak üçlü integral hesaplarını da bitirdim. Bu haftada ayrıca öğrencilere ikinci ve son ev ödevlerini verdim ve şimdiden bu ödevlerin değerlendirilmesini kara kara düşünüyorum (yaklaşık 150 tane ödev). Dönemin son haftalarına doğru öğrencilerde her zaman olduğu gibi bir kondisyon düşüşü oluyor. Neyse ki iki hafta kaldı (yılbaşından sonraki bir haftayı saymıyorum).
Geçen iki haftada Türkiye gündemindeki “eksi netle üniversiteye giren öğrenciler” konusu aklımda kaldı. Bana sorarsanız kimin kaç netle üniversiteye girdiği asıl sorun değil. Sonuçta o kadar kontenjan varsa birileri o kontenjanları dolduracak. Ancak bunun daha değişik sonuçları var. Genelde böyle ortamlarda öğrencilerimden şikayet etmek gibi bir huyum yoktur ama, daha en basit cebirsel özelliklerden (mesela dağılma özelliği) haberi olmayan öğrenciler Calculus derslerine kayıt oluyor. Hadi bunu gidermek için benim de bu dönem anlattığım ve beni oldukça yoran pre-calculus dersi koyalım diyoruz, ama orada da durum pek iç açıcı değil. Fırsat buldukça öğrencilere şikayetlerini ve tavsiyelerini soruyorum (ya da genelde kendileri ben sormadan şikayet ediyorlar). Zaman zaman duyduğum ve beni her duyduğumda hala hayretlere düşüren bir serzenişlerden birisi de “Ama hocam bu çok zor!?” minvalindekiler. Yani bazı öğrenciler samimi şekilde ders içeriğindeki bazı konuların onlar için aşırı zor olduğu ve çıkarılması gerektiği ya da en azından sınavlarda sorulmaması gerektiğine inanıyor. Galiba bir yaş grubunda her bireyin doktor veya mühendis (ya da herhangi bir başka meslek) olması pek gerçekçi bir beklenti değil. Sonra istatistiklere bakıp hocaya “Bu sınavda neden bu kadar düşün not var?” ya da “Neden bu dersten bu kadar insan kaldı?” diye hesap sorulmasını doğru bulmuyorum. Bu konu uzun uzun tartışılması gereken ve yanlış anlaşılmalara müsait bir konu. Şimdilik burada keselim.
Selamlar!