* 11 Mart 2010’da canhatipoglu.blogspot.com’da yayinlandi.
Bunca yıllık öğrenciyim, bu seneki gibi bir 15 tatil yaşamadım (bu 15 tatil lafına da hastayım*). Öğrenci milletinin tatile bakış açısı malum. Gerçi sadece öğrenci milleti de değil, tatili kim sevmez ki. Öğrencilere has olan 15 tatil (bir diğer adıyla Şubat tatili, ya da sömestir tatili) ve yaz tatili 9 Eylül’de çalışmaya başladığımdan beri bana pek bir anlam ifade etmemeye başlamıştı. Şubat demeden, yaz demeden okula (yani işe) giderdim (!) Tam da bu güzel öğrencilik olayı hatıralarda tatlı bir anı olarak yerini aldı demişken bu sene Porto’ya gelmemle eski dostlarım, tatiller tekrar anlamlı hale geldi. Ve geçtiğimiz Ocak sonu – Şubat başında tatil için İzmir’e gittim. Kulağıma çok garip geliyor yahu: tatil için İzmir’e gitmek. Doğduğum, büyüdüğüm şehre artık tatil için gidiyorum evet.
20 buçuk saatlik uykusuz (ama ucuz) yolcuğun sonunda vardığım havaalanında Selin’i görünce bütün yorgunluğumu unuttum, kucaklaştığımız o anda Adnan Menderes Havaalanı Selin’le birlikte çok güzel anlar geçirdiğimiz her yerin toplamından daha güzel bir yer oldu. Selin’le bu ilk ayrı kalışımız değil, ancak her ayrılışımız daha da zorlaşıyor ve bunun bir sonucu olarak her kavuşmamızda da daha fazla bir duygu yoğunluğu oluyor. Annem de tabi her zamanki gibi duygusal, giderken de ağlıyordu, döndüğümde de beni gözyaşlarıyla karşılayarak otoriteleri yanıltmadı. Kendimizi eve atar atmaz tatlı bir yorgunlukla, en sevdiklerimle hasret gidermeye başladım. Tatil boyunca evde sabah kahvaltıyı Müge Anlı eşliğinde yaptım, akşamları annemlerin izlediği dizilere takıldım, 5 çayı yanında hamur işleri, akşam yemeklerinde en sevdiğim yemekler.
Kısa süreli tatiller dışında İzmir’i daha önce terk etmemiş birisi olarak şehrime tatil için gitmek değişik oldu, güzel oldu. Ancak zıbartıcı soğuk, hava kirliliği ile birleşince İzmir’e yazları gitmek daha mantıklı geliyor bana artık. Karşıyaka, Bostanlı sahili, Alsancak, Bornova çarşı, Küçükpark.. hepsini özlemişim.
Bu ziyaret sırasında çok mutlu olduğum bir başka nokta da beni seven insanların varlığını tekrar görmem oldu. 2 haftalık tatil çok yoğun bir programla geçti. Her arkadaşımla keşke daha fazla vakit geçirebilseydim, göremediğim arkadaşlarımı keşke görebilseydim. Hemen hergün birileri çağırdı, telefon etti sağolsun İzmir’de olduğumu bilen. Bostanlı sahilinde çivi gibi soğuk havada liseden arkadaşlarla kadeh tokuşturduk, 9 Eylül’deki arkadaşkarla keyifli vakitler geçirdik, Zafer’le küçük park… kısacası benim için en özel tatil oldu hakket.
10 yıl boyunca bir mensubu olduğum matematik bölümüne de sade vatandaş olarak gitmek garip bir duyguydu.
Malesef zaman su gibi aktı, hergün birlikte olsak da yetmedi, doyamadım sevdiceğime. Birlikte geçirdiğimiz her akşamın ardından onu evine bırakırken, kısacık tatilden bir günün daha eksildiğini bilmek beni kahretti hep. Saatler saniyeler kadar çabuk geçti, ve tatil bitti gitti.
Havaalanında vedalaştığımız o an da, tatilin son günü Pazar gecesi banyo yapıp yatmak gibi geldi.
* Henüz ilkokula giden, benim için ailedeki küçük kardeş eksikliğini gideren Batuhan’la bir tartışma yaşadık bu “15 tatil” üzerine. Kendisine sömestir ödevini yaptırırken, okulların Pazartesi açılacağını ve ödevini bitirmesi gerektiğini söylediğimde, bana bu tatilin adı üstünde 15 tatil olduğunu, ve dolayısıyla Pazartesinin de tatil olduğunu ve okula Salı gideceğini söyledi. Ben de karşı bir atakla kendisinin zaten ilk Cumartesi-Pazarı da sayarsak tatilinin 16 güne çıktığını ve aslında Pazar günü okula gitmesi gerektiğini söylediysem de yemedi, kabul etmedi. Neticede kendisi Pazartesi okula gitti ve ben kazandım** Hazır Batuhan’dan bahsetmişken, kendisine matematik çalıştırmak bana çok zevkli geliyor. Okulda öğretilenin dışına çıkıp onu şaşırtan şeyler sormak, farklı yollardan düşünmeye teşvik etmek, onu yeni şeyler öğrenirken seyretmek çok güzel. Gerçi benim yöntemlerime Selin eğitim bilimlerinden terimler kullanarak karşı çıksa da ben devam ediyorum. Eğitim fakülteleri benden iyi mi bilecek canım!
** Biliyorum bazı şeyler yaşanınca güzel, ama benim için çok güzel bir tartışmaydı, buraya yazıp ölümsüzleştirmek istedim.